Cuma, Ocak 30, 2009

Perşembe, Ocak 15, 2009

Gitmek

http://blufiles.storage.live.com/y1prjPjklFtXOwEE9_tGH7Q0odMxyvRJSpDCJrlYWGovc26IgFcwpfh2k9Sv8jUahET5g407td9OCk
Ve hep aklımdaydı GİTMEK
Anlamak için hayatı biçok farklı işte çalıştım boş kaldıkça.
Ama bu merakımı dindirmedi...bilinmeyene , hayattaki yaşadığım bi çok şeye olan merakımı dindirmedi.
Okul biterken adamların boğazına sarılıp Türkiyenin belki de en iyi firmasında staja girdim.Düzgün işletmecilik nasıl olur,ordaki çalışanlar nasıl insanlardır,ne hissediyolardır...bunları görmek istiyodum.Birbirine yakın ve çok sıkı maaş alan bu adamların bazıları mutlu olmayı başarıyodu,örnek insanlardılar:) Bazıları ise hiçbişekilde tatmin olmuyorlardır ve sadece şikayet ediyolardı.Onların tavırlarını görmek ve onlardan öğrenmek çok güzeldi,stajdan sonra 3 ay da onların yanında çalıştım,dönemsel çalışan gibi...Bu sırada askerliğim ile işin ordaki bitiş tarihi arasında 1 ay vardı.
Çantamı alıp bi gezi yapmak istiyodum(aslında hiç de sık yapmadığım bişeydir)Sonra hindistangezi.com diye bir site gördüm.Bir ayda hindistana nasıl gidilebileceğini anlatıyodu.Sonra birgün bi hayalimi gerçekleştirmemde bana faydası olur diye biriktirdiğim paramı aldım,planımı yaptım.Biraz tereddüt ettim,tehlikeli yerlere gideceğim için.Bir an duraksadım....fakat gitmeliydim yapmalıydım,kendimi ateşe atmalı ve öğrenmeliydim.
Tam bir aylık bir gezi yaptım.Karayolundan İran-Pakistan ve Hindistanı gezdim.Aradığım mistisizim yerine saati 5$ dan meditasyon buldum.
Hindistan din turizmini tüm dünyaya mükkemmel pazarlayan bir ülke.Sokaklarda Hintli kadar yabancı turist vardı.Biçok önyargıya , takılıp kalmalara , sevgisizliğe , problemlere yukardan bakabileceğimi düşündüm belki de içten içe...Fakat hep dedikleri gibi gittiğin yere kalbini ve aklını da götürdüğün için problemlerin de seninle birlikte geliyordu aslında...
Farklı tatlar,farklı zorluklar,binbir milletten insanla tanışıp sohbet etme olanağı buldum.Aradıklarımın aslında tahmin etmiş olduğum gibi tam da burda --ayak bastığım bu yerde-- benimle birlikte olduğunu gördüm :)
Ardından askerliğimin başlamasına 5 gün kala Hindistan dan çıktım...sınırlı para ve kısıtlı zamanda çok az uyuyarak inanılmaz uzun yolculuklarla...oturacak yerin bile bulunamadığı trenlerle...normalde bi saatten fazla oturulmayacak koltuklu otobüslerle geçtim yolun büyük bir kısmını.Bu sırada kardeş oldum hayatımda hiç görmediğim göremeyeceğim insanlarla... :)
Döndüğüm günü ertesi sabahı askere gittim/Türkiyenin tartışmasız en mükkemmel askerliğini yaptım(Bursa'da).Ordayken İngilizce çalıştım,kitap okudum,internet takıldım,gülmekten öldüm askerlerle.5 buçuk ayda hiç izin kullanmadan askerliği bitirdim..Ordayken de hep öğrenmeye dersler çıkarmaya çalıştım herşeyden.(İnsan psikolojisi,organizasyonu ile ilgili)
Son hafta 2000 kişiyle vedalaştım.Hepsinin yolu açık olsun!:)

Çarşamba, Aralık 06, 2006

Büyüdük Biz

Dedim ki onlara, "Evimiz nerede?" Sonra da işte devam ettik konuşmaya. Şöyle...
Biz, yani insanlar, olduğumuz yeri kendi toprağımız mı kılıyoruz? İkili bir sorudur bu:
1- Olduğumuz yeri kendi toprağımıza mı benzetiyoruz?
2- Olduğumuz yere benzeyerek orayı yurdumuz mu belliyoruz?
Öyle sanıyorum ki insan, olduğu yere benzemeye ayarlı. Daha önce kim olduğuna bir çengelle bağlı kalarak elbette...
Oysa köksüzlük, evsizlik bir imkândır aslında; sonsuz bir insan olma imkânıdır. Evin ve yolculuğun birbirine karıştığı bir hayat sonsuz bir imkândır. Böylece sadece bir hayatınız olmaz, hayatınız artık hep birden fazladır. "Çoğul olarak" yaşarsınız artık. Bu imkânı kullanmak gerekir. Çok özlediğiniz evinize dair kederli ve ılık hikâyeleri anlatmak için, geze geze anlatmak için.
Evsiz kalan evini nerede kurmalı? O çok gereksindiği ev duygusunu bulup buluşturup neresine koyup rahatlamalı? Evsiz kalınca, hep yolda kalınca, fark eder ki insan, bir kök ihtiyacı, toprak hasreti diye adlandırdığımız o boşluk duygusunun önemlice bir bölümü korkularımızdan kaynaklanıyor.
Hep dışarıda kalma, eve geri alınmama, annesi eve gelmediği için kapıda kalan çocuk gibi sokakta üşüme, karanlıkta kalma duygusu sanki. Oysa büyüdük artık. Sokakta kalırsak bizi canavarlar yemeyecek. Dışarıda kalırsak bir daha hiç eve giremeyeceğimizi, kimsesiz kalacağımızı düşünemeyecek kadar büyüdük.

'Dünyayı güzellik kurtaracak'
Kendi evlerimizi kurmak zorundayız biz. Çünkü biz insanlar, evini dünyanın her yerinde kurabilecek yetenekteyiz. Olduğumuz yeri toprağımıza benzeterek ve olduğumuz yere benzeyerek biraz da...
"Dünyayı güzellik kurtaracak" demişti o insanlar yıllar önce. Kim bilir kaç kez stadyumlarda, mitinglerde, kapalı salon toplantılarında bu şarkıyı söylediler, söylettiler. Eğer bir şarkı söylüyorsak, o şarkıyı nasıl bir dünyaya, nasıl bir hayata ve insana inandığımızı anlatmak için söylüyorsak, söylediğimiz bütün şarkıların sıkı sıkı arkasında durmalıyız.
Bu yazı şimdi, bu ülkeden, toprağından uzakta yaşayan, yaşamak zorunda kalan herkese yazılıyor:
Cümleye ve hayata "dünya" diye başladıysanız, cümleye ve hayata "dünya" diye devam etmek en iyisi. Dünya kadar büyüyerek ve yayılarak tüm hayatın üzerine. Hasretin kederiyle "daraltmadan" yüreği, dünyada durmakta olduğumuz yerden, içine fırlatıldığımız "yabancı" hayatlardan korkmadan.
Çünkü dediğim gibi,"büyüdük biz" ve küçüldü dünya. Ve şimdi hepimiz tıpkı kendimize ve hayalimizdeki eve benzeyen evler inşa edebiliriz.

Ece Temelkuran 06/12/2006
ecetem@hotmail.com

Pazartesi, Nisan 11, 2005

Mektup: İnanmasanız da Ben Gidiyorum

Selam
3 ay önce Anadolu İşletmeden Mezun oldum.
Ardından Türkiyenin en iyi firmasında 3 ay muhasebeci
olarak çalıştım.Daha önce de bissürü iş yapmıştım...
Bar-boy’luk,Fuarcılık,Acentada Tur Satıcılığı,Grafikerlik
Ama inanın çok salakça...
Sabah 8 akşam 8
hadi bakalım çalışın ve kendinizi biyerlere kapatın...
Normalde hiçbişekilde yapmayacağınız bişeyler yapın ...
Bi süre sonra neden ben bu işleri buralarda bu rutinle yapıyorum
die kendinize sormayı da bırakacaksınız nasılsa...
e sistem de öyle istemekte zaten...Çalışan ve nie die sormayan
insanlar topluluğu...
Faturalar ödenmek zorunda.Karınız komşunuzdaki divandan bitane almazsa çatlicak.
Eğer çocuk doğurmuşsanız onu iyi okullarda okutacaksınız...Yürü yavrum,çalış yavrum,
bugün işler bitmek zorunda ...
Hadi bakalım hepimize haaayırrrrrlı işleeeeeeer....
Bu arada
Haftaya Hindistan yolculuğuna çıkıyorum.Tek kişilik
İran-Pakistan-Hindistan
Kara yolu ile
Süre:1 ay
İran vize istememekte
Pakistan 10x2=20(gidiş dönüş) vize
Hindistan 40 euro
Türkiyeden çıkışta sınırda da bi 40-50$ bayılıyosunuz (pul parası)...
Türkiye sonrası herşey çok çok ucuz deniyor:konaklama 2-4$(yemek dahil)
max 500 milyon 1-1.5 ay için rahatlıkla yeteceği söyleniyor.
ayartmak gibi olmasın
2ay sonra askerde olabilirim,o zamana kadar ölmezsem tabi:)
keyfinize bakın...

Kıvanç Şenbay
kivanc_senbay@yahoo.com
Çarşı cad. no:5
Y.Mahalle/Ankara